Keşfet

Polis Akademisi'nde öğrenci olan Sarp ve Mert, kardeş olduklarından habersiz birbirlerine rakip olurlar. Bu rekabet, içine girdikleri tehlikeli hayatlarda da devam eder.

Touda ve yaratık lordu denilen iki devasa yaratık türünün bulunduğu fantastik dünyada Erin adında bir kız yaşar. Erin'in yaşadığı krallıkta, toudalar savaşlarda binek olarak kullanılırken yaratık lordları da Kraliçe'yi temsil eden kutsal bir semboldür. Kendilerine büyük değerler atfedilen bu yaratıklar yavruyken yakalanıp özel köylerde yetiştirilirilerek ehlîleştirilir. Ancak onları savaş aracı veya sembol olarak gören insanlar, gerçek doğalarını kavramak için yeterince çaba sarf etmemektedir. Bir kişi hariç... Doğaya ve tüm canlılara karşı sınırsız bir merakı olan Erin, annesi Soyon ile birlikte touda yetiştirilen bir köyde mutlu bir yaşam sürmektedir. Erin'in en büyük hayali ileride annesi gibi yetenekli bir touda şifacısı olmaktır. Hikâye boyunca Erin'in hayatının farklı evrelerini görecek; bu gizemli yaratıklarla ilgili yeni şeyler keşfetmesine, ailesi gibi seveceği yeni insanlarla tanışmasına ve yaşadığı krallıkta oynanan karanlık bir oyunda kilit rol oynamasına tanık olacağız.

Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebek, yatak sayısının azlığından dolayı yan yana yatırılırlar. Ailelerinin "doğar doğmaz birbirlerini buldular" sözü üzerine beşik kertmesi yapılan bebekler, isimlerini de efsane aşıklar Leylâ ve Mecnun'dan alırlar. Aradan 25 yıl geçer. Bir sabah ailesi Mecnun'a durumu anlatır ve Leyla'yı istemeye giderler. Mecnun başta bu durumdan rahatsızlık duysa da Leyla'yı görür görmez aşık olur. Onu etkilemek için ne yapacağını bilemeyen Mecnun, bir gece rüyasında aksakallı dedeyi görür. Aksakallı dedenin rüyalarından çıkıp Mecnun'la beraber yaşamaya başlamasıyla da işler karışır.

1962 yılında, bir çift oğullarıyla birlikte, tam da küçük bir çocuğun kaybolduğu sırada Maine, Derry'ye taşınır. Onların gelişiyle birlikte kasabada korkunç olaylar olmaya başlar.